Omurgamız, boynumuzdan kuyruk sokumumuza kadar, “omur” adını verdiğimiz 33 kemikten oluşur. Bel bölgemizde toplam 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemiklerin ortasında, içinden omuriliğin geçtiği “omurga kanalını” oluşturan, büyük bir delik ve üst üste dizildiklerinde, her iki yanlarında da, uzuvlara giden sinirlere geçit veren, “foramen” isimli küçük delikler vardır. Omurların arasında da “disk” adını verdiğimiz, dışı sert bir kılıf, içi yumuşak bir maddeden oluşan yastıkçıklar vardır.
Bel fıtığı dediğimiz hadise, diskin etrafındaki sert kılıfın yırtılıp, içindeki yumuşak maddenin dışarı taşmasıdır. Bu fıtıklaşma, omurga kanalına doğru olursa omuriliğe, foramene doğru olursa, bacağa giden sinirlere bası yapar. Hasta genellikle, bel ve bacak ağrısı şikayeti ile başvurur. Teşhis, muayene ve MR tetkiki ile konur.
Bel fıtığı yaygın bir rahatsızlık olup, sadece küçük bir kısmı ameliyat gerektirir. İlk yaklaşım, ilaç tedavisi ve istirahattir. Düzelmezse, fizik tedavi önerilir. Bazı hastalar ise, “algoloji” adı verilen, sorunun olduğu bölgeye yapılacak lokal enjeksiyonlardan fayda görebilir.
Ama hasta tüm bu yöntemlere rağmen ağrılarından kurtulamıyorsa veya hastada, halk arasında yarım felç tabir edilen, kuvvet kaybı gelişmişse, hastaya ameliyat önerilir. Eğer farklı bir hastalık eşlik etmiyorsa, bel fıtıklarındaki standart cerrahi işlem, “mikrocerrahi” dir. Bu cerrahi işlemde, ilgili omur kemiğinde küçük bir pencere açılarak, çevredeki sinirlere zarar verilmeden, fıtıklaşan disk, mikroskop altında temizlenir. Mikrocerrahi yöntemi ile ameliyat olan hastalar, ameliyattan birkaç saat sonra kalkıp dolaşıp, ertesi gün de evlerine taburcu edilirler. Halk arasında en çok korkulan, ameliyattan dolayı felç olma oranı, mikrocerrahi ile %1’in altında; fıtığın tekrar etme oranı ise, mikrocerrahi ile %3’ün altındadır.